Abdussamet Aydemir
5 Ocak 2025 · 5 dakika
Madde 169 - (1) Şüphelinin ifadesinin alınması veya sorgusu, tanık ve bilirkişinin dinlenmesi veya bir keşif ve muayene sırasında Cumhuriyet savcısı veya sulh ceza hâkiminin yanında bir zabıt kâtibi bulunur. Acele hâllerde, yemin vermek koşuluyla, başka bir kimse, yazman olarak görevlendirilebilir. (2) Her soruşturma işlemi tutanağa bağlanır. Tutanak, adlî kolluk görevlisi, Cumhuriyet savcısı veya sulh ceza hâkimi ile hazır bulunan zabıt kâtibi tarafından imza edilir. (3) Müdafi veya vekil sıfatıyla hazır bulunduğu işlemlerle ilgili tutanakta avukatın isim ve imzasına da yer verilir. (4) Tutanak, işlemin yapıldığı yeri, tarihi, başlama ve bitiş saatini ve işleme katılan veya ilgisi bulunan kimselerin isimlerini içerir. (5) işlemde hazır bulunan ilgililerce onanmak üzere tutanağın kendilerini ilgilendiren kısımları okunur veya okumaları için kendilerine verilir. Bu husus tutanağa yazılarak ilgililere imza ettirilir. (6) İmzadan kaçınma hâlinde nedenleri tutanağa geçirilir. (7) (Ek: 21/2/2014 - 6526/16 md.) Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısmının Dört. Beş. Altı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar (318. 319. 324, 325 ve 332 nci maddeler hariç) ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun kapsamına giren suçlarla ilgili yürütülen soruşturma ve kovuşturmalarda, kolluk tarafından düzenlenen tutanaklara, ilgili görevlilerin açık kimlikleri yerine sadece sicil numaraları yazılır. Kolluk görevlilerinin ifadesine başvurulması gerektiği hâllerde çıkarılan davetiye veya çağrı kâğıdı, kolluk görevlisinin iş yeri adresine tebliğ edilir. Bu kişilere ait ifade ve duruşma tutanaklarında adres olarak iş yeri adresleri gösterilir.
Soruşturmayı yürütmekle görevli Cumhuriyet savcısının soruşturmanın taraflarından şüpheli, mağdur ya da şikayetçinin ifadesi ile tanık veya bilirkişinin beyanını bizzat tespit etmesi, ifade alınması sırasında yanında bir zabıt katibinin de bulunması, ifade alma işleminin tutanağa bağlanması ve söz konusu tutanağın belirtilen diğer ilgililer dışında Cumhuriyet savcısı ve hazır bulunan zabıt katibi tarafından da imzalanması gerekir.
Yürütülen soruşturmalarda adliyeye sevk edilen veya doğrudan adliyeye gelen kişilerin ifadelerinin Cumhuriyet savcısı huzuru ile alınması Kanunun açık hükmü gereğidir. Soruşturma kapsamında bir kısım şüpheli ya da şikâyetçi ifadelerini zabıt katiplerine aldırmak şeklindeki eylemler 5237 sayılı TCK'nin 257/1. maddesinde düzenlenmiş olan görevi kötüye kullanma suçunu oluşturabilecektir. (CGK. 11.02.2014, 20/3/4-MD-521 2014/54)
Yürütülen soruşturmalarda acele hâllerde, yemin vermek koşuluyla başka bir kimse yazman (katip) olarak görevlendirilebilir. (CMK m. 169/1-son cümle)
Her soruşturma işleminin “tutanağa bağlanması" zorunludur. Tutanak, adlî kolluk görevlisi, Cumhuriyet savcısı veya sulh ceza hâkimi ile hazır bulunan zabıt kâtibi tarafından imza edilir.
CMK’nın 169/2. maddesi uyarınca 14/09/2013 tarihli Ölü Muayene ve Otopsi Tutanağında zabıt katibi imzası yok ise de; tutanağın Cumhuriyet savcısı ile hazır bulunanların tamamı tarafından imzalanması ve tutanağın sahteliğinin ileri sürülmemesi karşısında bu husus sonuca etkili görülmeyip bozma nedeni yapılmamıştır. 12. CD. 01.12.2007, 15913/646
Müdafi veya vekil sıfatıyla hazır bulunduğu işlemlerle ilgili tutanakta avukatın isim ve imzası ile işlemin yapıldığı yer, tarih, başlama ve bitiş saati ve işleme katılan veya ilgisi bulunan kişilerin isimlerine yer verilmelidir.
Özellikle tutanağın başlangıç ve bitiş tarihlerinin ve de saatlerinin gösterilmesi yürütülen soruşturmalarda olayın özelliğine göre büyük önem arz eder.
İşlemde hazır bulunan ilgililerce onanmak üzere tutanağın kendilerini ilgilendiren kısımları okunur veya okumaları için kendilerine verilir. Bu husus tutanağa yazılarak ilgililere imza ettirilir, imzadan kaçınma halinde nedenleri tutanağa geçirilir. (CMK m. 169 / 5-6)
“Tutanak” en önemli delillendirme araçlarından birisidir. "Aksi sabit oluncaya kadar geçerli belge" olma niteliği karşısında, özellikle soruşturma evresinde kolluk güçlerince tanzim edilen tutanakların eksiksiz ve Kanunda yazılı biçimde düzenlenmesi çok önemlidir.
Aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan 07/12/2014 tarihli kolluk tarafından düzenlenen olay, yakalama, teslim tutanağında: sanığın Telekoma ait telefon direğinin etrafında çevreye bakıp direği incelediği ardından tahta direğe bağlı olan kablonun üst kısmını kopardığı ve kablonun diğer kısmının direğe bağlı olduğunun görülmesi üzerine yanına gidildiği ve görevlilere samimi ikrarıyla kabloyu satmak için kopardığını beyan ettiğinin, yazılı olduğu ve eylemin bu haliyle hırsızlığa teşebbüs suçunu oluşturduğu halde; tutanak tanıklarının bu konuda dinlendikten sonra sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden tüm aşamalarda suçu kabul etmeyen sanık savunmasına itibar edilerek eksik kovuşturma ile yazılı şekilde karar verilmesi, 13. CD. 12.03.2019,10771/3748
Olayın özelliğine göre tutanağın "aksi sabit olma” niteliği ortadan kalkabilecektir.
Sanığın imzasını taşıyan 29/06/2010 tarihli tutanakta, aracında bulunan esrarın kendisine ait olduğunu kabul ettiğinin yazılı olduğu. Mahkemede de aracında uyuşturucu madde bulunduğunu ikrar ettiği, sadece bunun kendisine ait olmadığını ileri sürdüğü, bu haliyle olay tutanağının aksi sabit olmadığı gözetilmeden sanığın mahkûmiyeti yerine beraatine karar verilmesi, 10. CD. 18.09.2017, 5287/3811
Yürütülen soruşturmada şüpheli veya şüpheliler tarafından tutanağın geçerli olmadığına ilişkin iddiaların ileri sürülmesi ve beyanlar arasında çelişki bulunması halinde, tutanak mümziileri dinlenerek çelişkinin ortadan kaldırılması sağlanmalıdır.
Düzenlenen tutanak suretlerinin onaysız fotokopi olması delil niteliğini ortadan kaldırır. Bu mahiyetteki tutanak ve belgelerin kovuşturma evresinde hükme esas alınabilmesi mümkün değildir.
Dosya içerisinde yer alan 16.07.2014 tarihli olaya ilişkin olay ve tartı tutanakları ile ekspertiz raporunun onaysız fotokopi olduğu anlaşılmakla. hükme esas alınan belgelerin aslı veya onaylı örneklerinin dosya içinde bulundurulmaması suretiyle CMK 'tun 169. maddesine aykırı davranılması, 20. CD. 11.09.2019, 390/4467
Bu nedenle yürütülen soruşturmalarda tüm tutanakların ve elde edilen belgelerin mutlaka aslı veya onaylı birer suretinin dosyada bulundurulmasına özen gösterilmeli, soruşturma evresinde özellikle “tefrik kararı” verilen dosyalarda, tefrike konu tüm belge ve tutanaklar mutlaka onaylattırılmalıdır.
Sanıklar hakkında kurulan hükme esas alman 08/10/2012 tarihinde haklarında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan işlem yapılan R. E. ve C T.'a, 09/10/2012 tarihinde Y. U. ve Ü. P. ya 17/10/2012 tarihinde N. E. 'a yapıldığı iddia olunan satımlara ilişkin olay tutanakları, fiziki takip tutanakları ve ele geçen uyuşturucu maddelere ilişkin ekspertiz raporlarının aslı veya onaylı suretinin dosya kapsamında bulunmadığı anlaşılmakla: hükme esas alınan belgelerin aslı veya onaylı örneklerinin dosya içinde bulundurulmaması suretiyle CMK'nın 169. maddesine aykırı davranılması, 20. CD. 09.09.2019,1385/4371
Bu husus Özel Dairelerin sıklıkla yaptığı bozma sebeplerindendir.
Hükme esas alınan soruşturma evrakını ilgilendiren belge örneklerinin, iddianamenin ve beyanları alındığı tutanakların Cumhuriyet Başsavcılıkları ile Adli Yargı İlk Derece Ceza Mahkemeleri Kalem Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 26. maddesi uyarınca ve ayrıca tefrik ile oluşturulan dosya konulacak kovuşturma dosyasında bulunan tüm evrakın onaylanmış olması gerektiği gözetilmeden, onaysız belge fotokopilerine dayanılarak yazılı şekilde karar verilmesi. 8. CD. 25.06.2018, 6440/7416